"Ölümden sonra hayat var mı?" diyenlere ölümden sonraki hayatı yaşadığımızı söylemek isterim. Çünkü biz bu hayattan önce zaten ölüydük: Kapiş?

   Hayattan önceki ölümle hayattan sonraki ölüm, yani iki ölüm arası "kısa bir mola" bizim dünya hayatı dediğimiz şey. Dünya hayatının sonundaki ölüm de dünya ölümü. Biz, dünya ölümünden sonra sonsuz bir hayata inanıyoruz ki bu sonsuz hayatı şekillendirecek olan ise iki ölüm arasındaki hayatı nasıl yaşadığımız. İşe alınmadan önceki mülakat gibi düşünün. Mülakat sırasındaki tavırlarımız, sorulara verdiğimiz cevaplar işe alınıp alınmayacağımız konusunda belirleyici oluyor. Dünya hayatı da biraz böyle...

   Yaşamakla kanaviçe arasında bir benzerlik var. Kanaviçe kasnağa geçirilmiş bir kumaş üzerine yapılan bir işleme. Vaktiyle çocuğun biri annesinin dizinin dibine oturmuş ve onun işlemekte olduğu kanaviçeyi izlemeye başlamış. Kumaşı alttan gördüğü için bir süre bunun ne olduğuna anlam verememiş. Ta ki ayağa kalkıp da kumaşın üzerindeki gülü görene kadar... Meğer aşağıdan kargacık burgacık görünen desenler kumaşın üzerinde bir gül oluşturuyormuş.

   Gazze'de ateşkes imzalandı. Dünya'nın en alçak terör örgütü israille, Gazzeli mücahitlerin mücadelesinde İslâm'ın, inancın bir zaferi daha yaşandı. Oturduğumuz yerden hiç anlam veremedik oysa Gazzeli mücahitlere. Ne yapıyordu bu adamlar? İsrail çok güçlüydü, yenilmezdi. Amerika'sı, İngiltere'si tüm batıl arkasında olduğu gibi Müslüman ülkeler bile tam olarak karşısına çıkamıyorlardı. 500 güne yakındır süren ve soykırıma varan saldırılardan bize yansıyan yıkım, katliam ve ölümken bu zafer de neyin nesiydi? Üstelik nasıldı? Aslında Gazze bir zaferi nakış nakış işliyordu ama biz oturduğumuz için onların ne yaptıklarına bir anlam veremiyorduk. Ayağa kalksak görecektik zaferi. Bize "Susun ve oturun oturduğunuz yerde!" denmiş biz de oturup susmuştuk.

   "Mühim olan savaşı bizim kazanmamız değildir. Asıl mühim olan bizim ümmete ve gelecek nesillere iyi bir ders verebilmemizdir. Onlara cihad ruhunu kazandırabilmemizdir." diyen Şeyh İzzettin Kassam'ın mücahitleri tam da bunu yapıyordu.

   Gazze, hayatın sırrını bulmuştu. Hani bir kuş diğerine "Kafesten kurtulmak için ölmelisin." demiş ya. Buna önce bir anlam veremeyen kuş da ölmüş gibi yapıp sahibi onu kafesten çıkardığında ondan kurtulunca anlamış gerçeği. Yaşamak için ölmeyi bilmek gerekiyormuş. Öyle bir öleceksin ki gerçekten yaşayacaksın, üstelik yaşatacaksın. Gazze öyle bir ölüyor ki diriliyor ve diriltiyor. Çünkü mücadelesiyle bize adetâ "Siz, hayat süren leşler!" diyerek kendimize getiriyor bizi. Bizi bir şeye inandırıyor. Ölümden ödü patlayan siyonistler nire, ölüme bir gülü koklamak istermişçesine boynunu uzatan Gazzeli mücahitler nire!

   Rahmetli Erbakan hocamız, mücadelesinde karşısına koyduğu batıla ne diyordu? "Mesele basit, gebereceksin!" O zaman Hakk'ın temsilcisine düşen nedir? Mesele basit, yaşayacaksın! İnatla yaşayacaksın ama Allah rızası için.

   Bazı ölüm raporlarında doğal ölüm yazar. Şahadet de Müslümanın doğal ölümüdür. Yeter ki Allah rızası için yaşama konusunda inat etsin.

Not: Genç İstikbâl Dergisi'nin Şubat 2025 tarihli sayısında yayımlanmıştır.