Ali Yıldız
alixyildiz@gmail.com
Yaza Damgasını Vuracak Hit Kitap
08/08/2024 Yaza genellikle şarkılar damgasını vurur değil mi? Bol cıstaklı, az mânâlı, ertesi yaz unutulacak şarkılar. Oysa bizim ülkemizde yaza asıl damgasını vuran şey bir kitaptır: Kur'an-ı Kerim. Evet, yaz deyince akla Kur'an kursları gelir. Doğudan, batıya, güneyden kuzeye ülkenin her yerinde okullar kapanır kapanmaz ilk fırsatta yaz Kur'an kursları açılır. Çocuklar ellerinde Elif-Ba kitapları veya Kur'an-ı Kerim'le bu kursların, camilerin yolunu tutarlar. Camiler bu sayede yaz gelince çocuk açar. Yaz her ne kadar tatille anılmaya, turizmle, denize girmeyle ilişkilendirilmeye çalışılsa da hâlâ çocuklar için Kur'an okumayı öğrenmek demektir. Peki Kur'an okumayı öğrenmek ne demektir? Aslında bizdeki Kur'an kursları, Kur'an harflerini seslendirmeyi öğrenmek mânâsına geliyor. Mealini de okumalı ve mesajı almalıyız demek istemiyorum. Ben konuyu daha ileri bir boyuta getirmek istiyorum: Yaşamak. Yaşamak deyince de şimdilerde gezip tozmak, eğlenmek geliyor akla ama mesele o değil. Kur'an'ın emrettiği gibi yaşamak bizim konumuz. Hani okuduğumuzu anladık mı diye bi şey var ya, ben de şunu sormak istiyorum: Anladığımızı yaşadık mı? (Ohooo! Biz daha yaşadığımızı anlamadık birader, sen ne diyorsun?) Biz Anadolu Gençlik Derneği olarak bu yaşamak meselesini önemsiyoruz. Bu nedenle yaz tatillerini uzun zamandır tadil etmiştik yani değiştirmiştik. Yaz Etkinliklerimiz vardı bu seneye kadar. Onun bile adını değiştirip Yaz Tadili yaptık. Yani Yaz-Et oldu Yaz Tadili. (Sürekli değiştiriyoruz efendim, durduramıyoruz kendimizi.) Tamam da içeriği nedir bu yaz tadilinin? Eğer, arama motoruna yaz tadili yazıp afişimize bakarsanız orada helâl hayat, dinî eğitim, sosyal aktiviteler gibi başlıklar göreceksiniz. (Arama motoru size "Bunu mu demek istediniz?" deyip yaz tatili sonuçlarını getirmek suretiyle otel reklamları gösterebilir. :) Uyanık olun.) Bize ulaşan birçok anne baba "Kur'an kursunuz var mı?" diye sorsa da evet biz çocuklarınıza Kur'an okumayı öğretiriz ama Allah'ın izniyle Kur'an'ın yaşanması gereken bir kitap olduğunu da öğretmeye çalışırız. Bununla birlikte, Kur'an'ı bütünüyle yaşamamızın önünde engeller varsa onları kaldırmanın da bizim vazifemiz olduğunu anlatırız. (Eyvah eyvah! Konu cihada mı geliyor?) Kur'an-ı Kerim, sadece sevdiklerimizin mezarlarının başucunda okunacak bir kitap değildir, o bir başucu kitabıdır. Yaşarken sürekli ona bakar ve kendimizi düzeltiriz. (Kopya çekmek serbest resmen.) Kur'an-ı Kerim'in Müslümanca yaşama kılavuzu olduğunu hiçbir zaman unutmayız. Yaz Tadilimiz boyunca Kur'an öğretimi dışında da eğitimlerimiz vardır. Hz. Peygamber'in (SAV) hayatını öğrenir ama O'nu geçmişte kalmış hayâli bir kahraman gibi değil, kıyamete kadar her yönüyle örnek alınması gereken bir lider/insan olarak görürüz. Hz. Peygamber'i (SAV) örnek alan, O'nun yolundan gitmenin mümkün olduğunu bize gösteren büyük şahsiyetleri de tanırız. Âdâb-ı muaşeret derslerimiz vardır. Yeme-içme, konuşma, selamlaşma, komşuluk, arkadaşlık gibi konularda görgü ve nezâket kurallarını öğreniriz. (Yaşamak demiştik ya hani. Bu da güzel yaşamak işte.) Sosyal, sportif, kültürel faaliyetlerden geri durmayız. Halı sahaya gider maç yaparız ama asıl mücadelenin Hak-batıl mücadelesi olduğunu akıldan çıkarmayız. Ok atmaya gideriz ancak okumuzun hedefinde siyonizm vardır. Yaz etkinliklerimiz boyunca yer içerken helâl ve temiz olanı gözetir, siyonist sermayeyi boykot eder, şükretmeyi ihmal etmeyiz. Hangi faaliyetin içinde olursak olalım namaz vakti gelince safları sıklaştırır ve namazımızı cemaatle kılarız. Çünkü namazda bir araya gelemeyen Müslümanlar İslâm Birliği'ni kuramazlar. İslâm Birliği nereden mi çıktı? Ne demek nerden çıktı? Birlik olmazsak dünyadaki organize kötülükle nasıl mücadele edeceğiz. Nasıl cihad edeceğiz? Ne diyordu Erbakan hocamız: Bana bak! Müslümanlık namaz kılmak, Kur'ân okumak, tesbih çekmekten ibaret olsaydı Ebu Eyyüb el-Ensârî'nin İstanbul'da ne işi vardı? Konu Kur'an kursundan nerelere geldi değil mi? Gelecek tabii ki. Okuyup durduğumuz kitap bize cihadı emrediyor. Cihad etmezsek ölürüz, öldürülürüz veya kardeşlerimizin ölümünü seyrederiz. (Bakınız Gazze'yi seyreden tüm Müslümanlar.) Cihad edersek yaşarız, yaşatırız veya şehit oluruz ve şehitler ölmez. (Bakınız Gazze'de savaşanlar.) Not: Genç İstikbâl Dergisinin Temmuz 2024 tarihli sayısında yayımlanmıştır. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Kim olsam beğenirsiniz? - 12/10/2024 |
Hayat, olmaktır demiştin Hayat, sevmek ve olmaktır. |
Koşun beyler, kavga yok! - 22/09/2024 |
Oysa ben meselâ kavgaya adam çağırmam, dayağımı kendim yerim efendi gibi. |
Kurban nasıl bayram olur? - 09/07/2024 |
Siz hiç bir keçi ile empati yaptınız mı? |
Fetih vs. Dünyayı Ele Geçirmek - 19/06/2024 |
Neymiş efendim, başka milletlerin toprak bütünlüğüne saygı! Onlar için bizim sınırlarımız hiçbir anlam ifade etmiyor. |
Bayram Gelmiş Biz Yokken - 08/05/2024 |
Olman gereken zamanda, olman gereken yerde değilsen varlığının pek bir hükmü yoktur. |
Dünya Bir Köyse Muhtar Kim? - 19/04/2024 |
Projeler, hedefler, vizyonlar havada uçuşuyor. Tüm adaylar projeleriyle geliyor. (Destekli sallıyoruz, demek istiyorlar.) |
Yazdıklarım Beni Bağlamaz - 13/04/2024 |
Ne diyordum? Yazmak lâzım. Sen yazmazsan, ben yazmazsam nasıl çıkar bu dergi? |
Hayat dışarda, bilgisi sınıfta - 28/10/2018 |
Öğrenmek başkadır yaşamak başka. |
Salçalık bir domatesin son günü - 15/10/2018 |
Hiçbir hayal küçük değildir. |
Devamı |