Bağdat'ta Abbas Oş adında meşhur bir dilenci varmış. Sefilin biri bu dilencinin şöhretinden istifade etmek için onu kollamaya başlamış. Derken bir Ramazan günü hamama girdiğini gördüğü Abbas'ın peşinden dalmış içeri ve kurna başında yanına geçip şöyle demiş:
- Efendi! Ben dilenciliğe başlamaya karar verdim. Bu asil sanatın püf noktalarını benden esirgemeyin lüften! Şu mübarek geceler hürmetine bana bunları öğretin!
Abbas, adamın sözlerinden mest olmuşve anlatmaya başlamış:
- Peki, öğreteyim. Dilenciliğin 3 temel kuralı vardır. İyi dinle kulağına küpe yap.
Bir, her nerede olursa olsun istemelisin.
İki, kimden olursa olsun istemelisin.
Üç, her ne olursa olsun istemelisin.
Yeni yetme dilenci oracıkta Abbas'ın elini öperek demiş ki:
- Ustam! Ben fakirim. Allah rızası için bir şey!
Abbas şaşırmış.
- Yahu burası hamam! Burada dilencilik olur mu?
- Ama siz nerede olursa olsun isteyin dediniz.
- İyi de ben de senin gibi fakirim.
- Ama siz kimden olursa olsun iste demediniz mi?
- Hayda! Hamamda ben sana ne vereyim? Elbisem dışarıda. Tasım, tarağım ve usturamdan başka bi şeyim yok.
Yeni yetme dilenci "Siz her ne olursa olsun iste dememiş miydiniz?" demiş ve tası tarağı toplayıp gitmiş. Dilencilerin pîri Abbas da arkasından bakakalmış.